Cankurtaran mevkiinde Orman Alanı Projesi’ne karşı çıkan köylülere yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırıda hayatını kaybeden Reşit Kibar, dün Hopa’da sonsuzluğa uğurlandı.

Artvin Demokrasi Platformu ve Yeşil Artvin Derneği doğasını korumaya çalışan köy halkına yönelik yapılan saldırıyı sert bir dille kınadı.

Artvin Çok Katlı Otopark önünde bu akşam üzeri yapılan basın açıklamasına Artvin Belediye Başkanı Bilgehan Erdem yanı sıra bazı işçi sendika başkanları, siyasi parti temsilcileri ve yurttaşlar katıldı.

 

Basın açıklaması Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan tarafından yapıldı.

Karahan açıklamasında şunları kaydetti: “ Cankurtaran’ın hemen üzerinde bulunan orman alanında ailece nöbet tutan insanlarımıza silahlı saldırıda bulunuldu. Doğal kaynaklarımız muazzam bir saldırı altında bulunuyor. Adeta çok uluslu şirketlerin ve yerli işbirlikçilerinin baba mirasıymış gibi azgınca, hoyratça yağmalamaktadırlar. Bu saldırını en yoğun ve en insafsızı Artvin ilinde görülmektedir. Yer altı ve yer üstünde ne var ne yok ise hepsine kem gözler dikilmiştir. Her bir santimi hayati değerdeki tarım alanlarının önemli bir kısma ve birçok köyümüz ve bir kültür dönemi baraj suları altında boğuldu gitti.

Elliye yakın HES ile neredeyse billur akan derelerin çoğu dere olmaktan, doğal su eko sistem olmaktan çıkarıldı. Sadece yağışlarda su gören kanallara dönüştürüldü. 386 bin maden ruhsatının olduğu bir ülkenin geleceği için nasıl bir umut taşıyabiliriz ki? Madencilik derseniz artık konuşmak bile elem verici bir hale geldi.

Yıllar önce Cankurtaran mevkii çimento fabrikasında kullanılacak nitelikli kayaçları nedeniyle bütünüyle taş ocağı kullanılmak üzere ihale edilmişti. Saha halk ve sivil toplumumun yoğun direnişi ve hukuk mücadelesi ile Cankurtaran taş ocağı madenciliğine kapatılmıştı.

Aynı şirket 5 yıl önce yapamadığını güzelim ormanlık arazi tahsisini bu kez içinde konaklamalı tesislerin de olduğu orman parkı olarak formüle ederek yaptı.  Son derece güzel ve zengin bir ormanlık saha içerisinde alınan 170 dönümlük izin buraları perişan etmeye yetecek bir genişliktedir.

Cankurtaran’da aylardır ormanları korumak isteyenler ile bu alanı kesip yok ederek üzerine çok sayıda inşaat, yol, otel ve lokanta yapmak isteyenler arasında herkesin bildiği bir gerginlik sürmekteydi. Bu süre içerisinde köylüler kimi zaman eğlencelerle, kimi zaman bilimsel panel ve açıklamalarla bazen de tutulan nöbetler ile kararlılıklarını göstermekteydiler. Köylüler süreç içerisinde de alanda yapılmak istenen ölçüsüz yapılmaya alternatif görüş ve önerilerini kamuoyuyla paylaşarak uzlaşı ve iyi niyetlerini paylaşıyorlardı. Hal böyle iken gerginlik nasıl zirve yaptı? Bütün bu yaşanan acı olaylar elbette olmamalıydı ancak herkesçe bilinen adli ve idari makamlara bildirilmiş olan kimi saldırı şüpheleri giderilmeli, mutlaka önlenmeli ve elbette bu korkunç olay olmamalıydı. İnanıyoruz ki devletimizin ve güvenlik güçlerinin kuşkusuz bu olayları baştan caydırıcı ve önleyecek gücü vardır. Ancak bu yönde bir kararlılık gösterilmemiştir.

Nitelik Çifteköprülüler defalarca bu katillerin isimlerini de vererek bir saldırı planına işaret etmişler ancak buna rağmen hiçbir önlem alınmamıştır. Saldırı göz göre gelmiş esasen öncesinde planlanmıştır. Daha dün silahlı saldırıya uğrayan ormanlarımızı korumak için orada bulunan ve iş makinalarını durdurmak isteyen 3 kardeşimize hain bir saldırı düzenlenmiştir. Saldırıda 2 kardeşimiz yaralandı, Maalesef Reşit Kibar kardeşimizi kaybettik.

Ormanları yağmalamak isteyenlere karşı doğasını korumak isteyen halk devletçe korunmalıdır. Yapılan saldırılardan ağır hesap sorulmadıkça benzer olayların yaşanmayacağını kim söyleyebilir? Halkın canına kastedilmesi nasıl bir gözü dönmüşlüktür. Halk 120 dönümden büyük bir parkın ve yoğun yapılaşmanın burayı tarmar edeceği gerekçesiyle projenin yol üstüne kaydırılmasını istiyor, kimseye saldırımıyorlardı. Makul ve mantıklı olan taleplerini haykırıyorlar.

En üst hukuk normu olan Anayasa’mızda Madde 56 ‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.” demektedir. İşin doğrusu devletin bu vatandaşlara çevreyi korudukları için teşekkür etmesi gerekmektedir. “

Nur Neşe Karahan basın açıklamasını sonunda: “Memleketin ve köyünün onurunu korumak istediği için haince bir silahlı saldırı uğrayan ve hayatını kaybeden güzel kardeşimiz Reşit Kibar dün Hopa’da binlerce kişi tarafından sonsuzluğa uğurlandı. Doğasını korumak için canını verdiği toprağına emanet edildi. Reşit arkadaşımız; kan ve can verilerek kurtarılan bu toprakları canı pahasına koruyan bir kahramandır. Kendisini ormanı ve gençleri kurtarmak için kurşunlara siper etmiştir.

Reşit bir TIR şoförü olarak yaşamını sürdüren ve kahramanlığın nasıl bir şey olduğunu gösteren ülkemizin çevre mücadelesine Cankurtaran’a can emanet eden gerçek bir kahramandır. Reşit Kibar unutulmayacaktır. 

Basın açıklamasına katılanlar ’Reşit Kibar Ölümsüzdür!’, ‘Reşit Kibar Onurumuzdur!’ ‘‘Susma Haykır Talana Dur De!’ sloganları attılar.

Basın açıklaması sırasında polis, çevrede geniş güvenlik önlemleri aldı.